Tarih boyunca, teknolojik yenilikler dünya görüşümüzü ve yaşam tarzımızı derinden etkilemiştir. Bir anda hayatımıza giren yapay
zeka gibi... Neredeyse her gün yeni bir modül çıkıyor ya da mevcut modüller güncelleniyor. Günümüzde yapay zeka sadece teknoloji
meraklılarının değil, herkesin gündeminde yer almaya başladı. Nasıl almasın ki? Teknolojik dönüşümün bizzat merkezinde yer alıyor.
Gündelik işlerimizi kolaylaştırmakla kalmadı, iş dünyasında yeni alanlar açtı.
Yapay zeka, bilgisayarların ve insanların yaptığı işlere benzeyen işleri yapabilmesini sağlayan bir teknoloji. Temel olarak, bu
sistemler bir görevi öğrenir ve sonra bu bilgiyi kullanarak o görevi yerine getirir. Yani, yapay zeka sayesinde bilgisayarlar,
bizim gibi düşünebiliyor ve karar alabiliyor gibi görünüyor. Ancak yapay zeka gerçekten bizim gibi mi düşünüyor? Bu yazıda bu
soruyu ele alacağız.
Aslında yeni değil, yapay zeka zaten hayatımızın bir parçası haline geldi. Sabahları uyandığımızda telefonumuz bize hava durumunu,
trafik durumunu gösteriyor ve o günkü randevularımızı hatırlatıyor. Hepsi bir yapay zekanın desteği ile gerçekleşiyor. Chat-GPT
gibi bir sohbet modülüne sorduğumuzda, internetin derinliklerinden bulduğu bilgileri derleyip bize sunar. Aynı şekilde, hava
durumu ve trafik durumu uygulamaları da yapay zekanın desteğiyle bize anlık bilgiler sağlar.
Yapay zeka ile ilgili en önemli soru ise onu nasıl kullanacağımız: "Ona düşündürmek mi, yoksa onunla düşünmek mi?"
İNSAN ZEKASI VE YAPAY ZEKA ARASINDAKI FARKLAR
İnsan bilinci ve sezgileri çevresindeki olup biteni düşüncelerine katabilir. Bu şekilde çevresel şartlara uyum sağlayabilir ya da
kendine düşüncelerine uygun bir çevre oluşturabilir. Farklı bakış açıları yaratıcı bir perspektif oluşturabilir ve düşüncelerde
değişikliğe yol açabilir. Bu sayede insanlar, olaylara ve problemlere daha geniş bir çerçeveden bakabilirler. İnsan zekası, sanat,
bilim ve teknoloji gibi alanlarda yaratıcı düşünme kapasitesine sahiptir ve bu sayede yenilikçi çözümler üretebilir.
Peki ya yapay zeka nasıl düşünüyor? Bizlerin sorduğu sorulara ve verdiği görevlere internet ortamındaki veri setlerinden öğrenme
ve algoritmalar üzerinden işlem yaparak yanıt veriyor. Bilinç ya da duygu yok. Farklı bakış açıları sadece internet alemindeki
bilgiler ile sınırlı durumda. Yapay zeka, öğrenme ve karar alma süreçlerinde insan benzeri esneklikten yoksundur. Algoritmalar ve
verilerle sınırlı olduğu için, beklenmedik durumlarda yaratıcı çözümler üretemez.
ETIK DEĞERLER VE EMPATI
Peki yapay zeka ile insan zekası arasındaki etik değerlere bakış farkı nasıldır? İnsan zekası bilinçli bir varlık olarak düşünür
ve bu yönde karar alır. Bilinçli düşünce sayesinde insanlar, etik kurallar çerçevesinde sorumluluk alır ve hesap verebilir.
İnsanlar düşüncelerinden ve eylemlerinden sorumludur ve bu sorumluluk, toplumsal ve ahlaki değerlerce şekillenir. Yapay zeka ise
bilinçsizdir ve dolayısıyla etik sorumluluk taşımaz. Yapay zekanın yaptığı işlemler, programlandığı kurallar, internetin
derinliklerinden aldığı veriler ve kullanıcısından öğrendikleri ile sınırlıdır. Kararlarının etik sonuçlarını anlamadığı için
sorumluluk tamamen onu tasarlayan ve kullanan yani düşündüren insanlara aittir. Önyargılı verilerle eğitilmiş bir yapay zeka,
adalet sistemi veya işe alım süreçlerinde adil olmayan kararlar verebilir.
İnsan zekası empati kurma yeteneği sayesinde diğer insanların duygularını, yaşadıklarını anlamayı, görmeyi ve hatta hissetmeyi
başarır. Hazır Paris 2024 Olimpiyat Oyunları dönemindeyiz. Olimpiyatlardan bir örnek vereyim: Türk bir sporcumuzun olmadığı bir
branş olan artistik trambolin finallerini izliyordum. Kazanan sporcunun sevinçten ağlamasını gördüğümde neredeyse benim gözlerim
dolacaktı. Ya da Japon bir judocu kadının elendiğinde hocasına sarılarak çığlık çığlığa ağladığı anlarda, tribündeki seyirciler
ayakta kendisini alkışlıyordu. İnsan zekası, kararlar alırken bu etik kurallara ve duygulara özen gösterir. Yapay zeka ise
yazılımındaki kurallar ve kullanıcısından edindiği öğrenime göre düşünür. Günümüzde henüz tam anlamıyla duyguları yok.
İNSAN ZEKASI VE YAPAY ZEKA KARŞILAŞTIRMASI
İnsan zekası, görerek, okuyarak ve üreterek öğrendikleri ile gelişir. Bizler sosyal, kültürel ve kişisel önyargılara sahip
olabiliriz. Bu önyargılar düşüncelerimizi, kararlarımızı hatta tüm bu süreçleri etkileyebilir. Ve bazı durumlarda arada
kalabiliriz. Öte yandan, yapay zeka farklı bir öğrenme sürecine sahiptir. Bu süreç sadece programlandığı algoritmalar, aldığı
veriler ve kullanıcısından öğrendikleri ile sınırlıdır. Ayrıca, yapay zeka duygusal zekadan ve bilinçten yoksun olduğu için, insan
gibi karmaşık sosyal ve kültürel durumları değerlendiremez ve empati kuramaz. Bu da yapay zekanın bazı durumlarda etik ve duygusal
olarak yetersiz kalmasına neden olabilir.
Toparlamak gerekirse… Her teknolojik gelişme gibi yapay zeka da insana yardım etmek amacıyla geliştirildi. Ancak, sadece yapay
zekaya düşündürmek, beynimizi yapaylaştırmaktan başka bir işe yaramayacaktır. Aynı şekilde, yapay zekayı hiç kullanmamak da
faydasız olacaktır. Asıl önemli olan, yapay zeka ile insan zekasının güçlü yönlerini birleştirerek daha verimli ve etik çözümler
üretebilmektir. Yapay zekayı doğru bir şekilde kullanarak hem günlük hayatımızı hem de iş dünyasını daha etkili ve sürdürülebilir
bir hale getirebiliriz. Gelecekte, yapay zeka ile birlikte nasıl bir dünya inşa edeceğimiz, onu nasıl kullanacağımıza ve onunla
nasıl işbirliği yapacağımıza bağlıdır. Bu dengeyi kurmak, teknolojinin insan hayatına en olumlu şekilde katkı sağlaması için
kritik öneme sahiptir.
Bu yazı yapay zeka modülü Chat-GPT-4o ile birlikte yazılmıştır. Ona düşündürerek değil onunla düşünerek. Öte yandan görseller de
Chat-GPT bünyesindeki Dall-e ile üretilmiştir. Peki siz bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz, sosyal medyadan bana ulaşarak
fikirlerinizi paylaşabilirsiniz; @erche_bey & @dergifalan
YAZ VE ASTROLOJİ
Yaz mevsimi, doğanın canlandığı, günlerin uzadığı ve insanların enerjisinin arttığı bir dönemdir. Bu dönemde güneşin etkisi
altında, yaşam enerjimiz yükselir ve dışarıya dönük aktiviteler artar. Astrolojiye göre, her mevsimin ve gezegenin insanlar
üzerinde farklı etkileri vardır. Yaz mevsimi de bu açıdan oldukça özel bir zaman dilimidir. Güneşin burçlar üzerindeki etkileri,
yaz aylarında daha belirgin hale gelir ve her burç, bu dönemi farklı şekilde yaşar.
BURÇLARIN YAZ MEVSIMLERINDE İNSANLAR ÜZERINDEKI ETKILERI
Ateş burçları (Koç, Aslan, Yay), yaz mevsiminde enerjileri doruk noktasına ulaşır. Güneşin etkisiyle daha cesur, girişimci ve
enerjik olurlar.
Enerji ve macera dolu bir yaz! Koç burçları genellikle yaz döneminde oldukça enerjik ve maceracıdır. Yeni aktiviteler, sporlar ve
seyahatler için harika bir zamandır. Ancak aşırı enerjinizi kontrol etmekte zorlanabilirsiniz.
Dinlenmeye de zaman ayırmayı unutmayın. Aslan burçları yaz döneminde enerjilerini en üst seviyede hissederler. Sosyal etkinlikler,
tatiller ve kendini ifade etme bu dönemin ana temalarıdır. Liderlik pozisyonlarında başarılı olabilir ve dikkat çekebilirsiniz.
Macera ve keşif! Yay burçları yaz döneminde macera ve keşif arzusu içinde olabilir. Seyahatler, yeni deneyimler ve özgürlük hissi
bu dönemi tanımlar. Ancak, aşırı risk almamaya ve sorumlulukları ihmal etmemeye dikkat edin.
Toprak burçları (Boğa, Başak, Oğlak) yaz mevsiminde daha istikrarlı ve pratik yaklaşımlar sergiler.
Yavaşlayın ve keyfini çıkarın! Boğa burçları rahat yaz mevsiminin ve güzelliklerinin tadını çıkarır. Bu dönem, doğal güzelliklerin
tadını çıkarmak, keyifli yemekler yemek ve sevdiklerinizle zaman geçirmek için idealdir. Ancak, bütçeye dikkat etmekte fayda var.
Organizasyon ve sağlık! Başak burçları yaz aylarında organizasyon ve düzen konularına odaklanır. Sağlık ve kişisel bakım
konularında adımlar atmak için harika bir dönemdir. Ancak, detaylarda kaybolmamaya özen gösterin.
Kariyer ve hedefler! Oğlak burçları yaz döneminde kariyer ve hedeflerine odaklanabilir. İş ve projelerde ilerleme kaydetmek için
enerjik hissedebilirsiniz. Ancak, iş ve özel yaşam dengesini korumaya özen gösterin.
Hava burçları (İkizler, Terazi, Kova) yaz mevsiminde sosyalleşme ve iletişim yeteneklerini ön plana çıkarır.
Sosyal hayatın zirvesi! Yaz, İkizler burçları için sosyal etkinliklerin ve iletişimin arttığı bir dönemdir. Arkadaş toplantıları,
yeni insanlarla tanışmalar ve kısa seyahatler bu dönemi renklendirir. Ancak, çok fazla dağılmamaya ve dinlenmeye zaman ayırmaya
dikkat edin.
Sosyal denge ve romantizm! Terazi burçları yaz döneminde sosyal dengeyi ve romantizmi ön planda tutar. Sosyal etkinlikler,
arkadaşlıklar ve romantik ilişkilerde güzel gelişmeler yaşanabilir. Ancak, kararsızlık yaşayabileceğiniz durumlar olabilir.
Kova burcu ise yenilikçi fikirler ve projeler peşinde koşarak bu dönemi yaratıcı bir şekilde değerlendirir.
Su burçları (Yengeç, Akrep, Balık) yaz mevsiminde duygusal yoğunluklarını daha derinden hissederler.
Aileye odaklan! Yengeç burçları yaz aylarında aile ve evle ilgilenir. Aile ziyaretleri, evde geçirilen keyifli zamanlar ve
duygusal bağların güçlenmesi bu dönemi tanımlar. Ancak, duygusal dalgalanmalar yaşayabilirsiniz.
Derinlik ve dönüşüm! Akrep burçları yaz aylarında içsel dönüşüm ve derin duygusal deneyimler yaşayabilir. Kendinizi ve
ilişkilerinizi daha derinlemesine anlamak için harika bir dönemdir. Ancak, duygusal yoğunluğunuzu dengelemeye çalışın.
Hayal gücü ve duygusal derinlik! Balık burçları yaz döneminde hayal güçlerini ve duygusal derinliklerini keşfedebilir. Sanatsal
aktiviteler, meditasyon ve içsel yolculuklar için harika bir zamandır. Ancak, gerçek dünyadan fazla kopmamaya dikkat edin.
Yaz mevsimi, her burç için farklı deneyimler ve etkiler sunar. Güneşin sıcaklığı ve ışığı altında, burçların karakteristik
özellikleri daha belirgin hale gelir. Ateş burçları enerjilerini zirveye taşırken, toprak burçları istikrar ve pratiklikle hareket
eder. Hava burçları sosyalleşme ve iletişim yeteneklerini ön plana çıkarırken, su burçları duygusal derinliklerde kaybolur. Yaz,
her burcun kendini yeniden keşfetmesi ve hayatına yeni bir enerji katması için mükemmel bir dönemdir. Astrolojinin rehberliğinde,
bu rehberliğinde, bu dönemi en verimli şekilde geçirebilirsiniz.
Futbol dünyası sürekli olarak yeni ligler, turnuvalar ve formatlar deniyor. Bunlardan biri de Gerard Pique’nin kurduğu Kings
League Pro… Modern anlamda tamamen farklı bir futbol deneyimi sunmasıyla Kings League Pro dikkatleri üzerine çekiyor. Bu ligin bir
parçası olarak futbolun büyüklüğünü hem saha içinde hem de ekran başında hissediyorsunuz. Çünkü yeni nesil bir yayın sistemi
kullanılıyor. Aktüel kameralar uygun zamanlarda saha içinde, dronlar havada, bir kamera da hakemin üzerinde bulunuyor.
Ve yaz sezonu ile ilk defa bir temsilcimiz turnuvaya katılıyor. Eski Milli Futbolcu Arda Turan ve Sosyal Medya Fenomeni Elraen
işbirliği ile kurulan Limon FC…
Bu yazıda, Kings League Pro’yu ve temsilcimiz Limon FC'yi yakından tanıyacağız.
Kings League Pro'nun Genel Kuralları ve Formatı
Kings League Pro, geleneksel futbol kurallarından farklı bir yapıya sahiptir. Oyun 7'şer kişilik takımlar arasında oynanır ve iki
20 dakikalık devreden oluşur. Ama tabii bu kadar basit değil. İlk yarının 18’inci dakikasında zar atılıyor. Takımların maça kaç
kişi ile devem edeceği belirleniyor. Bu, oyunun hızını ve temposunu artırarak seyircilere daha heyecan verici bir deneyim sunar.
Bir başka kural ise “Başkan Penaltısı”… Maçın durumuna takım başkanı sahaya inip penaltı kullanabiliyor. Eğer takım başkanı sahada
ise bu penaltı Amerikan Penaltısı olarak kullanılıyor.
Diğer heyecan verici özelliklerden biri de Kings League Pro'da kullanılan kartlardır. Bu kartlar, takımlara geçici avantajlar
sağlar. Örneğin, “Yıldız Oyuncu Kartı”… Kaptanlık pazıdandı gibi bir band teknik direktöre tarafından bir oyuncuya takılır. Bu
oyuncu yarı sonuna kadar atacağı goller 2 gol sayılır. Bir başka örnek “Penaltı Kartı”… Teknik direktörün seçeceği oyuncu penaltı
kullanabilir. Bunun gibi kartlar bulunuyor. Hepsi ile sıkılmayalım. Asıl olan “Sürpriz Kart” bir zarf içinde olan kart maçın
gidişatımı değiştirebiliyor. Hele “Joker Kart” ise... Diğer tüm kartları kapsıyor istediğini seçebiliyorsun.
Futbolcu Emeklileri ve Yıldızlar
Lig, nostalji ve deneyimi bir araya getirerek kariyerinin en büyük hayranlık toplayan futbol yıldızlarını geri getiriyor. Güçlü
isimler, Ronaldinho, Iker Casillas, Totti, Eden Hazard, Rio Ferdinand, Götze ve Kun Agüero gibi efsanevi futbolcular yeniden
sahaya çıkıyor ya da takım başkanları olabiliyor. Bu yıldızlar, yetenekleri ve tecrübeleriyle genç oyunculara rehberlik ediyor ve
ligin kalitesini artırıyor.
Arda Turan ve Elraen’in Takımı: Limon FC
Elraen, Türkiye'den sosyal medya ile tanınmış bir isim olarak eski futbolcu Arda Turan ile Kings League Pro'nun bir parçası olarak
Limon FC'yi kurdu. Limon FC, hem saha içinde hem de saha dışında renkli ve enerjik bir takım olarak bilinir salon futbolu severler
tarafından.
Limon FC, Kings League Pro'nun yaz sezonunda büyük başarılar elde etmeyi hedefliyor. Yaz sezonu, genellikle Mayıs ve Haziran
aylarında oynanır ve bu dönemde takımlar sıkı bir mücadele içindedir. Limon FC, Elraen'in ve Arda Turan’ın liderliğinde ve
taraftarlarının desteğiyle bu sezonda önemli bir performans sergilemeyi amaçlıyor.
Sonuç
Kings League Pro, futbolun bilinen kurallarını değiştirerek yeni ve heyecan verici bir deneyim sunuyor. Yenilikçi kuralları, eski
futbol yıldızlarının katılımı ve dinamik oyun yapısıyla bu lig, hem futbol severler hem de izleyiciler için büyük bir çekim
merkezi haline geldi. Türkiye’den Arda Turan, Elraen’in takımı Limon FC, bu ligdeki enerjisi ve farklı tarzıyla dikkat çekiyor.
Yaz sezonunda sahaya çıkan Limon FC'nin Final Four şansı hala devam ediyor. Şu an “Son Şans” aşamasında… Maçları EXXENSPOR ve
EXXENSPOR Youtube kanalından takip edebilirsiniz.
ALEVLER İÇİNDE HAYATA TUTUNDU, F1 TARİHİNE GEÇTİ
Siz hiç canlı yayında elleriniz kollarınız bağlı ve korku dolu gözler ile bir insanın alevler içinden çıkmasını izlediniz mi?
Kulağa ne kadar korkunç geliyor. Madem bu ay konumuz korku, gelin size izleyen herkese bir ömür gibi gelen ama normalde sadece 2
dakika 45 saniye süren korkunç bir kazadan bahsedeyim. Baş karakterimiz Romain Grosjean…
Takvimler 29 Kasım 2020’yi gösteriyor. Formula 1’de o sezonunun sondan üçüncü yarışına gidelim. Bahreyn Grand Prix'si bir gece
yarışı, alevler ile aydınlanıyor. Yarışın daha ilk turu İtalyan takımı Scuderia AlphaTauri Honda’nın Rus pilotu Daniil Kvyat’ın
aracı ilk turda Amerikan Takımı Haas Ferrari’nin Fransız pilotu Romain Grosjean’ın aracı ile temas ediyor.
Temasın etkisi ile Grosjean’ın aracının sağ arka tekerleğinde blokaj yaşanıyor. Yani kitleniyor. Sağ arka tekerleğin kitlenmesi
ile Grosjean aracı aniden sağ savruluyor ve kontrolden çıkıyor ve son sürat bariyere giriyor. Çarpmanın etkisi ile ikiye ayrılan
araç bir anda alevler içinde kalıyor. Böylece korku dolu 2 dakika 45 saniyelik süre başlamış oluyor.
Kaza sonrası her pilotun telsizden takımına sorduğu soru aynıydı; “O iyi mi?” Fakat motor cayırtılarının yankılandığı pistte, tüm
takımların ekipleri ve binlerce seyirci sessizliğe gömülmüştü. “Henüz bir bilgi yok!” diyebildi telsizlerin ucundaki takımların
yarış mühendisleri. Neyse ki kaza ilk turda yaşandı ve sağlık aracı konvoyun arkasındaydı. Yangına ve Grosjean’a anında müdahale
edildi. Onu kurtaran bir diğer unsur ise Halo (yani pilot koltuğunun üstündeki halka çamber) oldu. Bariyerlere kafasını çarpmasını
engelleyen oydu.
Roman Grosjean ve eşi Marlon Jolles tedavi sonrasında Netflix Drive to Survive’a röportaj verdi. Jolles’ın ilk sözü “Kelimeler
kifayetsiz… Zaman geçtikçe öldüğüne daha çok inanıyordum” oldu. Dehşet anlarından günler sonra bile çocukları olayın etkisinden
kurutamamışlardı “Her tarafı yanacak diye korkuyordum” derken ikisi de aynı anı tekrar yaşar gibiydi.
Hepimize oldukça sert bir kaza olarak görünse de Grosjean’a göre bariyere çarpma anı o kadar da sert değilmiş. Ama gariptir ki
kazanın G kuvveti 56 birimdi. Bir insanın bilincini yitirmeden dayanabileceği G kuvvetinden 11 kat daha fazla. Şöyle düşünün;
çarpma anında üzerinde 4 ton ağırlık bulunuyordu. F1 pilotları nasıl bir antrenmandan geçiyor, siz düşünün.
Yaşanan kazaya bir de pilot gözünden bakalım. Yüksek G kuvvetindeki çarpma anından sonra Grosjean araçtan çıkmak istemişti. İlk
denemesinde başaramadı, bir şey onu engelliyordu. Aracın yan ya da ters döndüğünü düşündüğünden başaramadığını farz ediyordu ama
onu engelleyen unsur arasına girdiği bariyerlerdi.
Tıpkı kurtarma planlarından yazıldığı gibi pistteki ekiplerin kendisini kurtaracağını düşünmüş ve beklemeye başlamıştı. O sırada
çevresine baktığında gözüne turuncu ışık kümeleri çarptı. Bahreyn gece düzenlenen bir yarışıtı, gün batımı olamazdı, pist ışıkları
da güvenlik gerekçesiyle bu kadar yakın değildi. Ne olduğunu anlamadığı turuncu ışığa elini uzattığında, şoktan kurtuldu ve
gerçeği anladı; aracı alevler içindeydi. Kurtulmak için hareket etmeye çalıştı fakat, sıkışan ayaklarını kurtaramadı. O an,
“Buraya kadarmış” diye mırıldandı. Çaresizlik içinde ölümü kabul etmişti. En acısı ise kendine sorduğu sorulardı; “Önce nerem
yanacak?” ya da “Canım çok yanacak mı?”
Verdiği röportajdı o anı şöyle antıyordu: Gözümün önüne çocuklarım geldi ve ikisi birden bana hayır baba böyle olmaz dedi.
Çocuklarını düşünerek önce ayaklarını kurtardı, sonra başını hareket etmesini engelleyen bariyerlerden sıyrıldı. Bir an için
öldüğünü düşünmüştü ama o son anda yaşama tutunmayı tercih etti. Bu kadar detaylı nereden mi biliyorum? Bir insanın alevler
içinden hayata tutunma anına tanık olduğunuzda o olayı takip etmeden duramıyorsunuz.
Romain Grosjean kaza sonrasında tedavisi tamamlanıp ayağa kalktığı ilk anda korkunç kazanın gerçekleştiği piste gitti. Kendisinin
kurtarılmasında görev alan pist çalışanlarına teşekkür etti. Takımı ziyaret etti, vedalaştı çünkü eşinin ısrarı ile Formula 1’i
bırakmıştı. Ama yarış dünyasından kopamadı. Kariyerine IndyCar serisinde Andretti Autosport takımında devam ediyor.
Grosjean’ın hedefi yarışlar ve şampiyonluklar kazanarak Formula 1 tarihine geçmekti. Hedefine ulaştı organizasyon tarihine geçti
ama tam istediği tarzda değil. Eşi Marlon Jolles bu tabire tepkili olsa da o “Alevler İçinden Çıkan Pilot” olarak hatırlanacaktı.
Spor tarihimizin en büyük başarılarını yaşadık. Hem duygulandık hem gururlandık. Hani bir beyaz eşya markasının reklam
sloganı var ya “Biz Voleybol Ülkesiz”, Filenin Sultanları hem Dünya’nın hem de Avrupa’nın en iyisi olarak bunu kanıtladı.
Mustafa Kemal Atatürk’ün Türk kadını için söylediği “Ey kahraman Türk kadını sen yerlerde sürünmeye değil omuzlar üzerinde
göklerde yükselmeye layıksın” sözü ete kemiğe büründürdüler. Filenin Sultanları hem 3 metreye ulaşan blokları, smaçları ile göğe
yükseldi hem de topun zemine değmemesi için kendilerini yerden yere attı. Deyim yerindeyse bir oraya bir buraya havalarda uçtular.
MALATYALI MELİSA VARGAS
Kaptan Eda Erdem’i, deli kız Ebrar Karakurt’u, blokları ile savunmanın vazgeçilmezi Zehra Güneş’… ve daha niceleri. Her birinin
hırsı ayrı tutkusu ayrı hikayesi ayrı. Ama bu hafta Milli Takım’ın yeni bir üyesinin hikayesini anlatacağım sizlere. Melissa
Vargas, ya da tam adı ile Melissa Teressa Vargas Abreu. Ya da Malatyalı Vargas mı desek, çünkü o kendini Malatyalı olarak
tanımlıyor.
Türk vatandaşlığı olduğunda ilk sorulan “Vatandaşlığı aldın da sen nereli hissediyorsun Türkiye’de” sorusuna kendine has
samimiyeti ile “Federasyon Başkanı Akif Üstündağ nereli ise ben de oralıyım diyerek cevap vermişti. Olimpiyat Elemelerinden sonra
Malatya Belediye Başkanı tarafından tescillenecek Vargas’ın Malatyalı oluşu.
KÜBA’DA DOĞDU BİZDEN BİRİ OLDU
Dönelim hikâyenin en başına… 16 Ekim 1999’da Küba’nın Cienfuegos şehrinde dünyaya gelen Vargas’ın babası da profesyonel bir
sporcu; hentbol oyuncusu. Vargas henüz 6 yaşındayken voleybola ilgi duyuyor. Doğduğu şehrin sokaklarında arkadaşları ile oynamaya
başlıyor. Çok değil 2 sene sonra okul takımına katılıyor. Okulu adına oynadığı senelerdeki başarıları ile çocuk yaşta “Küba
Voleybolunun Geleceği” olarak adlandırılıyor. Kulüpler bu yeteneği kaçırmak istemiyor tabii. 12 yaşında doğduğu şehrin takımı ile
antrenmanlara ve maçlara çıkıyor. Ve aynı sene Küba 20 yaş altı milli takımına çağrılıyor. 2 sene de yeteneği ile 23 yaş ve altı
milli takımına sıçrıyor. Ve yeteneğinin haberi ülke dışına taşıyor. 2015-2016 sezonunda Çekya’nın Agel Prostějov takımına transfer
oluyor.
İLK SAKATLIK VE TÜRKİYE YOLU
Transfer olduğu sezonun sonuna doğru omzundan sakatlanıyor ve tedavisi için ülkesinin daveti ile Küba’ya dönüyor. Aslında asıl
hikâye burada başlıyor. Babası ve Vargas Küba’nın sağlık imkanlarından memnun kalmaması sebebiyle ülke dışında tedavi görmek
istiyor. Bu isteği ile disiplinsiz ve hain olarak 2017’den itibaren 4 yıl milli takımdan men ediliyor. Bunun üzerine İsviçre
takımı olan Volero Zürich takımına mülteci/sığınmacı sporcu statüsüyle transfer oluyor.
Vargas yaşanan süreci “Pişman değilim dünyanın en iyi voleybol oyuncusu olmak istiyorum” sözleri ile değerlendirdi.
Bir sezon Zurich’te oynadıktan sonra Fenerbahçe Başkanı Ali Koç’un çabaları ile Vargas’ın yolu Fenerbahçe Opet ile birleşiyor.
Vargas’ın geldiği 2018-2019 sezonunda 622 sayı, 63 ace (servisten gelen sayı) ile en iyi skorer ve en iyi servis atan olarak
adından söz ettiriyor. Sezonun en iyi 6’sında da yer alıyor. Fenerbahçe Opet o sezonu ligin en iyilerinden Vakıfbank’ın ardında
ikinci bitiriyor. 2019-2020 ve 2020-2021 sezonlarında performansında yaşanan bir düşüş ile Çin Ligi takımlarında Tianjin Bohai
Bank’a kiralık olarak gönderiliyor. Ama Türk Voleybolu Vargas’ın üzerinden gözlerini ayırmıyor.
SIRP - TÜRK İKİLEMİ
Vatandaşlık ve milli takım sporculuğu için Sırplar da devredeydi. Fenerbahçe Opet'e geldiği ilk sezonda beri yeteneği ile
Sırbistan Milli Takım antrenörü Zoran Terzic'in de radarına takıldı. Büyük uğraşlar sonucu Vargas, Sırplar vatandaşlığa almak için
çok uğraştı. Fakat Uluslararası Voleybol Federasyonu FIVB, Küba'nın izni olmadan milli takımda oynamasına onay vermedi. 4 yıllık
olan mili takımdan men cezasından 2 yılı kalmıştı. Bu sebeple Küba da Sırbistan’ın talebine olumsuz yanıt verdi.
MELISSA VARGAS TÜRK VATANDAŞI
Türkiye yetenekli ismi elinden kaçırmamak için 2021 yılında Vargas'ın Türk vatandaşlığını ilan etti. Sırbistan vatandaşlığa almak
ve milli takımda oynatmak için devreye girmişken ve resmi işler tamamlanmak üzereyken üst düzey siyasi isimler ve Voleybol
Federasyonu Başkanı gayretleriyle Melissa Vargas’a vatandaşlık verildi. Ancak ay-yıldızlı formayı giymesi için hem belli bir
sürenin geçmesi hem de Küba’nın verdiği men cezasının bitmesi gerekiyordu.
KİMLİĞİ CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN VERDİ
Akif Üstündağ başkanlığında Türkiye Voleybol Federasyonu'nun, Melissa Vargas Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığını alması konusunda
başvuruyu gerçekleştirdi. Federasyonun başvurusu 10 Nisan 2021 tarihinde onaylandı ve Vargas artık resmen Türk vatandaşı oldu.
Türkiye Cumhuriyeti Kimlik kartını Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dan aldı.
VARGAS’IN KATKISI İLE DÜNYA VE AVRUPA BİRİNCİSİ
Men edilmeden önce Küba milli takımı için oynadığı dönemde birçok bireysel başarıya imza attı. 2014 senesinde Pan-Amerika 23 Yaş
Altı Kupasında en iyi smaçör ödülünün sahibi oldu. Aynı sene Orta Amerika ve Karayipler Oyunlarında en iyi pasör çaprazı ödülünü
de kazandı. 2015 senesinde Pan-Amerika Kupası ve Oyunlarında en iyi pasör çaprazı ödülü ile birlikte Dörtlü Final Kupasında en iyi
servis atan oyuncu ödülü, ORCECA Pan-Amerika Kupası Altılı Finalinde en iyi servis atan oyuncu ödülü, Pan-Amerika Kupasında en iyi
servis atan oyuncu ödülünü de kazandı. Ancak Küba milli forması ile takımsal olarak başarı elde edememişti ta ki Türkiye milli
formasını giyene kadar.
Vargas, 2021'de Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olduktan sonra milli takıma katılabilmek için FIVB kuralları gereği iki yıl
bekledikten sonra bu sene milli takıma davet edildi. Türk milli forması ile çıktığı ilk turnuva olan 2023 FIVB Voleybol Kadınlar
Milletler Liginde Türkiye ile şampiyonluğa ulaşıp büyük başarı gösterdi. Ve Türkiye Dünya Birincisi olarak tarih yazdığı
şampiyonlukta imzası bulunuyor. Bunla da bitmiyor.
Yine bu sene oynanan CEV Avrupa Kadınlar Voleybol Şampiyonası'nda da şampiyonluğun en önemli mimarlarındandı. Ayrıca 112 km/h
servis hızı ile kadınlar voleybolunda dünya rekoru kırdı.
Rekorun bir önceki sahibi Türk milli takımının finaldeki rakibi Sırbistan’ın en iyi oyuncusu 111,4km/h ile Tijana Boskovic’e
aitti. Vargas aynı şampiyonanın finalinde 41 sayılık skor katkısı ile Türkiye'nin şampiyon olmasında büyük katkısı oldu.
FİNALE İKİ İTALYAN İMZASI
CEV Avrupa Kadınlar Şampiyonası Finaline iki takımının teknik direktörlüğü İtalyan uyrukluydu. Sırbistan teknik direktörlüğünde
daha önce Türkiye’yi de çalıştırmış İtalyan Giovanni Guidetti, Türkiye teknik direktörlüğünde daha önce Sırbistan’ı da çalıştırmış
olan Daniele Santarelli yer alıyordu. Giovanni Guidetti ile Türkiye çok kez finale kalmış ama sonu hüsranla sonuçlanmıştı.
Ama yazımızın başında da bahsettiğim Mustafa Kemal Atatürk’ün bir sözünü unuttuk sanki. Ne şampiyonlara layık bir şekilde
Türkiye’ye döndüler ne de hak ettikleri şekilde havalimanında karşılandılar.
Ebrar Karakurt’un da dediği gibi; “Boş yapmıyoruz.” Biz Filenin Sultanları ile gurur duyuyoruz. Onlarla seviniyoruz, onlarla
duygulanıyoruz! Sırada yeni bir hikâye var; 2024 Paris Olimpiyat Oyunları.
Filenin Sultanları Japonya’da oynanan Olimpiyat elemelerinde Porto Riko’yu, Bulgaristan’ı ve Brezilya’yı 3-0; Peru’yu ve
Arjantin’i 3-1 yendi ve 5’te 5 yaparak Paris 2024 kapısını araladı.
Dünya Birincisi, Avrupa Şampiyonu kızlarımız bu hafta sonu oynanan 2 maç ile Olimpiyat vizesini elde etti. 23 Eylül Cumartesi günü
elemelere ev sahipliği yapan Japonya ile karşı karşıya geldi. Filenin Sultanları deyim yerindeyse kıran kırana geçti. Her seti
birbirine yakın yakın sonuçlarla biten maçta 3-1 galip gelen kızlarımız Paris vizesini garantiledi. Ertesi gün oynanan son maç
olan Belçika karşısına liderlik için çıktı. Sultanlar Belçika’ya parkeyi dar ederek aldığı 3-0 skor ile 2024 Paris Olimpiyatları
vizesini liderliği ile taçlandırdı.
Tebrikler Filenin Sultanları! Paris 2024’ün sonu da dileriz ki şampiyonluk olsun. Cumhuriyetimizin 100’üncü senesini üç
şampiyonluk ile kutlayalım. Bu coşkumuza dar gelsin bütün salonlar, Paris, Fransa! Yürekten desteğimiz, kalbimizle ve aklımızla
onlarla.