Üstadın Gözünden korku

Korkuyor

İnsanların çoğu kaybetmekten korktuğu için, sevmekten korkuyor.

Sevilmekten korkuyor, kendisini sevilmeye layık görmediği için.

Düşünmekten korkuyor, sorumluluk getireceği için.

Konuşmaktan korkuyor, eleştirilmekten korktuğu için.

Duygularını ifade etmekten korkuyor, reddedilmekten korktuğu için.

Yaşlanmaktan korkuyor, gençliğinin kıymetini bilmediği için.

Unutulmaktan korkuyor, dünyaya iyi bir şey vermedigi için.

Ve ölmekten korkuyor aslında yaşamayı bilmediği için.

William Shakespeare

Bu ayın konusunu belirlediğimizde aklıma direkt William Shakespeare’in bu şiiri geldi. Yoğun bir ay geçirdim, uzun süren (yaklaşık 23 senelik) bir işsizlikten çıktım. Derginin giriş yazısını yazmak bir yana bu sayıya yazı yazmamayı bile düşünüyordum. Sonra dedim ki bu şiir boşa gitmesin. Okuyucularımız normal hayatlarına devam ederken bununla karşılaşsınlar ve afallasınlar istedim. Yazımın devamında şiir hakkında biraz geveleyeceğim.

İnsanların çoğu kaybetmekten korktuğu için, sevmekten korkuyor.

Hiçbir hayvana sahip olmadım (ömürleri 2 gün olan Japon balıklarını saymazsanız). Birçok arkadaşımın sahip oldukları köpeklere, kedilere sahip olmadım ve bu hayvanlara bakan insanların da saçma bir iş yaptıklarını düşündüm. En fazla 10 sene yaşayacak bir canlıya bağlanmak ne kadar tuhaf. Sonunda öleceği ve kaybolacağı aşikar. Acı çekeceğimi bildiğim bir olayın içine kendimi neden sokayım ki? Ancak daha hayatının gençlik yıllarında olan ben (ve sen) biteceğini bildiğimiz ilişkilerin içine de sokuyoruz kendimizi. Sonunda karşımızdakini kaybedeceğimizi bilmemize rağmen onu seviyoruz. Ama bazen sevmekten korkuyoruz.

Sevilmekten korkuyor, kendisini sevilmeye layık görmediği için.

Bir de sosyal medyamızın çok trip bir sözü vardır. Sen daha kendini sevmezken başkasının seni sevmesini nasıl bekleyebilirsin ki? İnsan kendisini karşısındakinden hemen hemen hep aşağı görüyor. Seni seven insan ne kadar da temiz, iyi kalpli duruyor. Onun kötü özelliklerini görmediğin için böyle düşünüyorsun. Sen kendi kötü özelliklerini bildiğin için kendini birçok insandan aşağıda görüyorsun ve sevilmeye layık olmadığını düşünüyorsun.

Düşünmekten korkuyor, sorumluluk getireceği için.

“Ah nefret ederim vermek zorunda olduğum her karardan, her karar için düşünmek zorunda olduğumdan” Bu umarım yakında çıkacak olan kitabımdan bir cümle…

Falan filan, anladınız siz olayı. Burada her dize için bir şey yazmanın anlamı yok. İnsan harbiden korkuyor. Peri masallarından, vampirlerden, cinlerden, köpeklerden, böceklerden, palyaçolardan değil. Yaşamın kendisinden korkuyor. Hep düşünüyor. Kendisini hayvandan ayıran en büyük özellik hayatına bela oluyor. Hayat da o kadar acımasız ki. ÖSYM’de bile 3 yanlış 1 doğruyu götürüyor (gerçi bu sistem de değişti galiba da takılmayın siz oraya bir daha değişir ne de olsa) ama hayatta 1 yanlış bütün doğruları götürüyor. İnsanın aklında sürekli bir dert. Hayatını yaşamayı bilmiyor. Günün birinde de bende ölüm anksiyetesi var deyip bir psikoloğa gidiyor. Oysa bilmiyor ki hayatı boyunca yaşamayı becerememiş bir insan ölemez. Çünkü ölmek için yaşamak gerekir. (Ben 2 sene önce de bu kitabı yakında çıkarıcım diyordum… bekliyoruz efendim)

Shakespeare de öyle millete korkuyorsunuz deyip kaçmıyor, yazmaya devam ediyor.

Korkuyorum

Yağmuru seviyorum diyorsun,

yağmur yağınca şemsiyeni açıyorsun...

Güneşi seviyorum diyorsun,

güneş açınca gölgeye kaçıyorsun...

Rüzgarı seviyorum diyorsun,

rüzgar çıkınca pencereni kapatıyorsun...

İşte,bunun için korkuyorum;

Beni de sevdiğini söylüyorsun...

William Shakespeare

Foto

Bora Tavman

5 dk.