Hedefler ve Zamanlar

Yine üniversitenin önemsiz(!) derslerinden birinde öğrendiğimiz bir konu. Hedefler. Kendimize nasıl hedefler koymalıyız. Daha doğrusu koyduğumuz hedeflerin nasıl kriterleri olmalı, hedefin içeriği tamamen tabii ki insandan insana değişir. Koyduğumuz hedefin kriterleri S.M.A.R.T diye kısaltılmış.Yani  koyduğumuz hedef spesifik, ölçülebilir , yapılabilir, uygun ve zamanı belirli olmalı. Tabii ki çoğu şeyde olduğu gibi, teori ve pratik çok farklı. Kimse hedefini koyarken bunları düşünmüyor, hedefler isteklerle doğuyor, istekler ise ihtiyaçlarla. Bu süreç bile düşünerek olmuyor, birden bir bakıyoruz ki bir şey istiyoruz, sonra onun için çabalamaya başlıyoruz. Veya çabalamayıp sadece hayal kuruyoruz, o zaman da hedefimize ulaşamıyoruz. Ama zaten ulaşıp ulaşamamak değil de , işin zevki çabasında.

Neden böyle bilmiyorum. Hedefimize ulaştığımız zaman büyüsü kaçıyor bir süreden sonra. Yeni hedefimizi arıyoruz. Geçen instagramda hedeflerim için çabalamıyorken bir söze denk gelmiştim. ‘’Sahip olduğun şey bir zamanlar hayalindi.’’ Mükemmel bir söz, sahip olduğumuz şeylerin değerini bilememek, çünkü zaten sahibiz, alışmışız. İnsanın doğası böyle işte maalesef . Aslında belki de maalesef değil, sürekli ilerlemek için bir mekanizma. Elindekiyle hiçbir zaman yetinememek, sürekli bir fazlasını istemek. Biraz karışık bir konu, hem yerinde saymanı engelliyor, ama aynı zamanda da sürekli bir doyum kovalıyorsun ancak hiç bir zaman ulaşamıyorsun.

Aslında koyduğumuz hedefler hayatımıza anlam yüklüyor. Bir amaç sunuyor ve yol gösteriyor, çaba istiyor emek istiyor. Çabalamayan, emek harcamayan insan zaten bitkiye benziyor, gittikçe çöküyor. Yani insan ister istemez bir amaç ediniyor kendine. Bu hedef tabii ki ulaşılabilir olmalı. Kimse ihtimalsiz bir şeyin hayalini kurmamalı. Çok az bir ihtimal olsa bile beyin o umudu görmeli.Yani herkes önce bilinçaltında tartıyor ediyor, sonra hedefini koyuyor, hayalini kuruyor. Mümkün şartlar doğrultusunda hayallerimizi kuruyoruz, gerçekçi oluyoruz. Örnek vermek gerekirse ben trilyoner olma hayali kurmuyorum. Beynim bunun gerçek olmadığını fark ediyor ve bana izin vermiyor. Onun yerine daha ulaşılabilir, zamanı belli olan hedeflerle ilerliyorum. Belki de bilinçaltım üniversitedeki önemsiz dersimi hatırlıyor.

İlk hatırlayabildiğim hedefim sanırım anaokulundaydı. Bir kızdan hoşlanıyordum, hedefim onun da benden hoşlanmasını sağlamak. Ondan sonraki birkaç benzer hedefimden sonra ortaokulda bir akademik hedefim oldu. Lise sınavında başarılı olup en iyi okullara girebilmek. Sonuçtan bağımsız olarak bu hedef uğruna çalışmak çok hoşuma gidiyordu. Hoşuma gittikçe de daha motive olup daha da başarılı oluyordum. Hedefime ulaştığım zamanki mutluluğumdan çok, yolunda aldığım keyif aklımda kalmış. Ve tabiki en önemlisi istediğim zaman yapabiliyorum özgüveni. Bu konu da benim için biraz karışık, istediğim zaman yapabildiğimi görmem hem özgüven sağlıyor ama bazen de aylaklığa yol açıyor.

Lisenin ilk fizik sınavına çok iyi çalıştım, hedefim çok iyi bir not alıp seneye çok iyi başlamaktı. İyi çalışıp çok iyi bir not aldım, çalıştığım zaman yapabildiğimi gördüm. O sınavdan sonra hiç bir fizik sınavından iyi alamadım. İşte böyle geçiyor hayat, hedef koyuyoruz çalışıyoruz başarıyoruz salıyoruz sonra bir daha hedef koyuyoruz yine çalışıyoruz. Bunun başka bir yolu yok sanırım. Ya çok zor bir hedef koyup çok uğrasacagiz, ki bunun sonucunda da ya başaramayıp üzüleceğiz, ya da başarıp hikayenin başına döneceğiz. Yani bir şey değişmiyor, sanırım tek yapabileceğimiz şey iki hedefimiz arasındaki süreyi en kısa süreye indirmek, yeni hedefimize doğru yola çıkmak, başaramayınca pes etmemek, hedeflere çok odaklanmamak, yolculuktan keyif almak.

Nasıl bir hedef koyulmalı sorusu çok zor bir soru. Özellikle yaklaşık 10 sene süren bir akademik macerada en önemli hedefinin sürekli sınavları geçmek ve eninde sonunda mezun olmak olduğu zaman. E peki mezun olduktan sonra? İşte uzun süren bir hedefsizlikten sonra mezun olunca bir dumura uğruyor insan. İşte şimdi sonsuz seçebileceğin hedefin var, hangisini seçmeli? Çok zor bir soru, cevabı olduğunu da sanmıyorum. Ben ne yapıyorum onu anlatayım, belki benim gibi zorlanan insanlara bir yol olur. Öncelikle uzun dönem hedef koymuyorum çünkü hayatta karşıma neler çıkacağı, neler değişeceği çok belirsiz. Uzun dönem için bir plan yapmak çok zor. O yüzden ilk adım olarak uzun dönemi umursamıyorum. Kısa kısa planlar yapıyorum, hedefler koyuyorum. İleride nasıl biri olmak istiyorum, hayatımda neyi değiştirmek istiyorum ve ona göre şu an bu konuda ne yapabilirim diyorum ve başlıyorum. Yavaş yavaş, küçük adımlarla, çok da şey yapmadan, keyif alarak.

Yunus Emre Tekgül

10 dk.