Küçük Yeşil Adamlar

Sıcak bir temmuz gecesi sevgili dostum, Dergi Falan’ın kritik isimlerinden Ali ve canım kuzenim Efeyle Akyarlarda yazlıkta oturuyoruz. Gayet sıradan bir akşam, film mi izlesek Fifa mı oynasak diye tartışıyoruz. Bu tartışma hafif tempo devam ederken bir taraftan da Efe bize transfer haberleri okuyor. “Fenerbahçe onu da almış, bilmemkim bilmemkime gitmiş...”. Birden bir son dakika haberi mütevazı gündemimize bomba gibi düştüyor. “ ABD uzaylıları açıklamış.” Her ne kadar o gece bizim için bazı daha önemli haberlerin gölgesinde kalmış olsa da 26 Temmuz tarihinde ABD Temsilciler Meclisinde yapılan UFO duruşması Dünya basınında hayli ses getirmişti. Üç tanığın yeminli ifade altında sundukları çeşitli iddialar, belki onun da ötesinde böyle bir konunun açık bir oturuma konu olabilecek ciddiyete gelmiş olması kayda değer bir eşikti. Evet konuyla alakalı yine bir kanıt sunumamıştı fakat tartışmalar hiç olmadığı kadar yüksek sesle yapılıyordu. İnsanlık uzaylı yaşamanın başlangıcına ansızın gelecek bir twitter bildirimi kadar yakınken uzaylılarla olan (veya olmayan) ilişkimize daha yakından bakmak için daha iyi bir zaman olamazdı. Uzaylıları konu alan ilk bilim kurgu eserinin uzaylıların uğrak yeri ABD’den çıkmış olduğunu düşünebilirsiniz. Avrupa Edebiyat-ından çıkmıştır deseniz de kimse size hiçbir şey diyemez. Fakat büyük ihtimalle çok az kişi uzaylılarla alakalı hayallerin Adıyaman’ın bağrında doğdunu biliyordur. 2. YY’da o günlerde Suriye eyaletine bağlı topraklarda Samsatlı Lukianops “Gerçek Bir Hikaye “ isminde bir kitap yazar ve uzaylılardan bahseder. Tabii Dünya dışıyla ilgili fanteziler zamanla Adıyaman sınırlarında kalmayacaktır.

20.YY yaklaştığında uzaylılar ile ilgili eserlerin sayısı gittkçe artmaya başlar. Özellikle 1898 yılında H.G. Wells’in yayınladığı ‘Dünyalar Savaşı’ bilim kurgu türünü daha önce çok görmediği bir populariteye taşır. Wells’in romanı Mars’tan gelen uzaylıların Tripod şeklinde makinelerle Dünya’ya hükmedip insanları köleleştirme çabasını anlatmaktadır. Özellikle Wells’in daha önce çok işlenmemiş bir temayı, Dünya dışı istila konusunu işlemesi ve hikaye anlatmadaki başarısının etkisiyle roman çok başarılı olur ve büyük bir şöhrete kavuşur. Dünyalar Savaşı’nı bu denli önemli bir eser yapan sadece yenilikçi konusu değildir. Bu eserinde Wells Uzaylıların Dünyayı istilasını bir metafor olarak kullanarak emperyalizm ve Darwinizm konularını işler. Romanın geçtiği asıl mekan olan İngiltere’nin yüzyıllar boyunca başka ülkeleri sömürdüğü gibi şimdi ondan üstün bir güç gelmiştir ve sömürülen taraf değişeçektir. Wells’in açtığı yoldan ilerleyen sayısız sanatçı o günden itibaren uzaylıları ve diğer gezegenleri insanlık ve dünya ile ilgili fikirlerini aktarmak için kullanırlar. Yeri gelir Solaris romanında Stanislaw Lem’in Komunizm’i eleştirdiği gibi başka dünyaları içinde yaşadıkları sistemleri, devletleri eleştirmek için kullanır yazarlar. Yeri gelir Frank Herbert’in Dune romanındaki gibi var olan toplumlar ve ekolojik denge farklı şartlarda hayal edilir. Öte yandan aynı Solaris ve Dune gibi edebiyatın sınırlarını da aşar uzaylılar. Star Trek ve Star Wars önceden hayal edilemeyecek şöhrete ulaşır popüler kültürü şekillendirirler. Hayal edilemeyecek demişken gerçekten de artık tek sınır hayal gücüdür. Yaratıcılığımızı arkasına alan uzaylılar bilim kurgu klasiğindeki gibi zamanın ve mekanın ötesine de geçebilirler veya başka bir bilim kurgu klasiğindeki gibi ağaçlarında sucuk yetişen medeniyetler de kurabilirler. Bilim kurgu sayesinde bir kere daha hatırlarız ki tahayyül kabiliyetimiz de olmasını istediğimizden çok daha sınırlıdır. Uzaylı dediğin şey senin benim gibi biraz daha büyük kafalı biraz daha yeşil bir adamdır. Olsa olsa gemidekileri yemeye çalışan vahşi bir hayvandır. Sanırsam hayal gücünün bu sınırlılığı sebebiyle en başarılı bilim kurgu eserleri genelde sınırlarının farkında olanlardır. Misal türün sevenleri tarafından oldukça beğenilen Contact bizi din, felsefe ve merak etmek konusunda düşünmeye iter. Veya daha güncel bir örnek olarak Arrival uzaylılardan ziyade dil ve iletişimin doğası hakkındadır. Başka bir klasiğe bakacak olursak ise Otostopçunun Galaksi Rehberi için hayatın anlamı basit bir 42’dir. Bu eserlerin hiçbiri(Star Wars dahil) uzak bir galakside uzun süre önce geçmezler. Uzaylılar ile ilgili değişmeyecek olaylardan biri de her zaman güzel bir goygoy konusu olması. Uzaylı pastasını yerken uzaylı transferi haberleri dinlemek herhalde benim için her zaman keyifli olacak. Gora muhabbetine ara vermek istediğimizde ise bu taz uzaylı haberlerine ve onlara gelen tepkilere de bir uzaylı romanına bakar gibi bakmak yeni fikirler verebilir bize. Örneğin kimi ABD’li için kendi devletine olan güvensizliğin yansımasıdır bu davaya olan ilgi. Bizim gibi çok uzak ülkelerden takip edenler için ise dünyamızda bulamadığımız bazı şeylerin beklentisi olabilir tepelerden gelecek yeşil adamlarda. Günün sonunda hangi açıdan bakarsak bakalım uzaylı konusundan kendimizle ve yaşadığımız dünyayla alakalı çıkarabileceklerimiz var. Evet zaman zaman böyle cıvık bir temelden doğacak dersler zorlama olabilir. Hatta bu davanın sonunda da karşımızda muhattap alacak bir yeşil adam da olmayabilir. Biz yine de evi toparlayalım, misafir gelse de gelmese de.

Cem Cahit Gülan

8 dk.