Bir Şeyler Değişiyor Korkusu

Akıp giden hayatta, koşuşturma içinde, hay huy sürerken, küçücük bir değişim insanı ne kadar sarsabilir? Her şey yerli yerinde gibi görünüyor oysa…Aynı rutin, aynı kalıplar, aynı ilişkiler, aynı kısırdöngü… Fakat karşıma çıkan küçük bir değişim, beni bütün hayatı sorgulamaya itti. Aslında buna değişim değil de, konfor alanındaki çok ufak bir farklılık demek daha doğru olur belki de… Ufak ama sarsıcı, ufak ama belirleyici, ufak ama küçük bir domino taşını düşürüp hayatımdaki bir çok şeyi sorgulamama neden oldu.

Sahafları gezmeyi seviyorum, özellikle de eski dergileri bir hazine gibi raflarında tutan, sahaf dükkanlarını.  Akbaba gibi cumhuriyetin ilk yıllarına, GırGır gibi 70’lere, 80’lere, Penguen ve Leman gibi 90 ve 2000’lere damga vuran mizah dergilerinin yanı sıra birkaç sayı Sess dergisinin de olduğu mütevazı bir koleksiyona sahibim. Sahafları da gezme motivasyonum bu koleksiyona katabileceğim parçaları bulmaktan geliyor.

Güneşli ve güzel bir pazar günü,  yine sahafları dolaşmak için, Kadıköy’ün o çok sevdiğim sokaklarına daldım yine… Dergi konusunda arşivi oldukça geniş olan ve benim de en sevdiklerimden İmge Sahaf’ın yolunu tuttum. Zaman zaman hiçbir şey almasam bile İmge’nin raflarına bakmaktan çok keyif alırım. Hedefsiz, amaçsız giderim bazen, hiçbir şey olmasa bile, dergileri veya kitapları karıştırmak, sahaf ruhunu içime çekmek için bile giderim zaman zaman İmge’ye. Fakat bir süredir vakitsizlikten uğrayamadığım bu sahaf dükkanını bir türlü bulamadım. Yerinde yoktu. Kadıköy’de o sokaktan girdim bu sokaktan çıktım ama bir türlü göremedim. Canım sıkıldı.  Orada olmayacağını bildiğim sokaklara bile girip çıktım. Yaklaşık bir saat geçti ama ben İmge Sahaf’ı bulamadım.  Çaresizce her zamanki yerine tekrar döndüm. Bir anda muhteşem bir hayal kırklığıyla bu yazının fotoğrafı ile karşılaştım.

Kepenkleri yarıya kadar indirilmiş ve içi de boşaltılmıştı İmge Sahaf’ın. Yaklaşıp camdan içeriye baktım fotoğrafı çekmeden önce. Gözümün önüne içerisinin bütün rafları, masaları, merdivenin etrafı geldi ve gitti. Bütün hevesim kaçmış artık günümün çok bir amacı kalmamış ve kafam da tamamen boşalmış, hiçbir şeyi düşünemez olmuştum. İşte en tehlikeli düşünceler de o zaman gelir aklıma. Yine aynısı oldu ve kendi kendime şu soruyu sordum:  “Konfor alanım  değişiyor mu yoksa?”

İnsanın konfor alanını kendisi ve üretkenliği için değiştirmesi gerektiği düşüncesine ben de inanıyorum fakat kendimle ilgili bu değişimin, benim dışındaki nedenlerle gerçekleşmesi bana korkutucu geliyor. Geleceğin de belirsizliği varken bir de şimdinin istenmeyen bir şekilde değiştiğini hissetmek, stresi ve paniği de tetikliyor beraberinde. Bu düşüncelerin başlangıcı tabi ki de sadece bir sahaf dükkanının kapanması değil. İmge Sahaf’ı bıraktığım yerde bulamamak, bende bir farkındalığa yol açtı. Konuya sadece genel hatlarıyla bakınca, artık bir yetişkin olmanın verdiği sorumluluklar ve o sorumlulukların yarattığı farklılıkları var. Kimsenin benden bir şey beklentisi olmasa bile benim kendi beklentilerim var. Zaman değişiyor, hayat değişiyor, tabi etrafımdaki insanlar da değişiyor. Benim farkındalığım hep olumsuzluklar üzerinden gittiği için hayatıma yeni giren sevdiğim insanları değil de hayatımdan çıkan veya değişen insanları da düşündüm. Eski arkadaşlarımı, birlikte geçirdiğimiz zamanları düşündüm. Şu an hayatımda olan arkadaşlarımı düşünürken de onların da aslında biraz değiştiğini ve devam etmesi zorunlu bu değişimle, dostluklarımızın nasıl değişebileceğini düşündüm. Bencilce ama üzücü bir düşünce olduğunu kabul ediyor ve insanları olmasını istediğimiz şekilde tekrardan yaratamayacağımızı da biliyorum.

Mezun olduğum, Boğaziçi Üniversitesi’nin, yaşadığı değişim de bu düşüncelere eklendi. Bir üniversiteye hissedilebilecek en büyük hayranlıkla kapısından girdiğim okuldan, yaşadığı kötü değişimi ve uğradığı tahribatı göre göre mezun oldum. Eskiden oturduğum ev ve ona duyduğum özlem bile aklıma geldi. Hepsinin üstüne bir de İstanbul’un -aynı zamanda Türkiye’nin- yaşadığı değişimi ve insanların duygularının nasıl olumsuza doğru gittiğini ve artık çoğunluğun mutsuz olduğunu düşündüm. Bunları düşüne düşüne yürürken, bir de Rexx’in yanından geçmemle düşüncelerim fiziksel olarak da karşıma çıktı.   

Bütün bu düşünceler beni iyiden iyiye sararken yürüyerek eve döndüm. Okuduğunuz bu satırlar, sizlere abartılı gelebilir tabi ki ama bir sahafın dükkanının kapandığını gördükten sonra hissettiklerim, beni bu düşüncelere itti işte. Şehirde artık kendimi rahat hissettiğim, yalnız kalabildiğim ve vakit geçirmeyi sevdiğim bir yer eksilmişti. Yavaş yavaş değişen bu şehrin değişimini bir anda hissettiğim için hepsi birden bana fazla geldi. İstanbul’da nerede yaşamak isterim sorusu da zihnimde tekrardan yer etti. Hiçbir mahallede de kendimi rahat hissedemeyeceğim cevabı da bu sorunun yanına ilişti kaldı. Önceden sorulduğunda veya düşündüğümde bu soruyu her zaman bir cevabım olurdu fakat artık o da yok. Değişen binalar, sokaklar, insanlar ve şehrin yanına bir de değişen ben ve fikirlerim eklendi. İyice korktum, çünkü her zaman insanın kendini rahat hissedebileceği bir yer olmalı diye düşünüyor ve bu yeri de o kişinin doğup büyüdüğü -başka bir deyişle daha fazla vakit geçirdiği- kendi hayatını kurduğu yer olabileceğini düşünürdüm. Fakat artık bu korkuyla birlikte ondan da emin olamıyorum. Başka bir şehre veya yurt dışına taşınsam bile kendimi asla ait hissedemeyeceğimi düşünmeye başladım.

Bu düşüncelerle geçirdiğim günlerden bir gün, telefonumda “Safari” uygulamasına girdim ve açık kalan sekmelerden birine tıkladım. Ne tesadüftür ki bu sekme İmge Sahaf’ın adresine bakmak için kullandığım sekme. Google’daki adres sayfası da buranın kapanması ile güncellenmiş fakat küçük iki detay eklenmişti: “Geçici olarak kapalı” ve “Çok yakında yeniden beraberiz.” cümlelerini okuyunca  bile içine daldığım bu korkulu düşüncelerden kurtulamadım. Beni bu düşüncelere, çok sevdiğim sahaf dükkanının kapandığını görmek iterken, yeniden açılacağını öğrenmek bile kendime getiremedi.

Konfor alanımın değiştiğini bir kere abartılı bir şekilde fark edince korkmuyorum demek yalan olurdu benim için. Fakat bu değişimi kabullenip biraz da kendimi buna hazırlıyorum sanki. Biraz uzaklaşmaya çalışıyorum bu değişikliklerden, biraz da onlarla yüzleşmeye. Öyle ya da böyle son zamanlarda yaşadığım ve yaşamakta olduğum bir korku durumu bu.

Ali Aktaş

15 dk.