Dünyaya Geldik Bir Kere
Bildiğimiz kadarıyla dünyaya sadece bir kereliğine gelebiliyoruz, yani yaşayacağımız tek bir hayat var. Sonrasında ne olacağı biraz daha karmaşık bir mevzu. Bu konuda çeşitli inanışlar var fakat o bu yazının içeriği değil. Yaşadığımız bu hayatta bazı gerekliliklerimizin olduğunu düşünüyorum, yerine getirmemiz gereken bir şeylerin olduğu kanısındayım ve aşık olmanın da bu gereklilikler arasında en önce gelenlerden olduğunu düşünmekteyim.
Bu gereklilikler arasında en önemlilerinden bir başkasının da üretkenlik, bir şeyler üretmek olduğuna inanmakla beraber onun da ilk sıralarda olduğunu düşünürken çok sevdiğim bir filmde -Alev Almış Bir Genç Kızın Portresi- “sizce her aşık kendini mucit zannediyor mudur?” diye bir soruyla karşılaşınca anladım ki aşık olmak üretmenin de üstünde bu öncelik sırasında yukarıda olduğuna ve aynı zamanda aslında aşık olmanın da bir nevi üretkenlik olduğuna uzun düşünmeler sonucunda emin oldum diyebilirim. Aşık olmak demişken sadece birine yoğun duygular hissetmekten bahsetmiyorum aynı zamanda bu yaşanılan duygulara karşılık bulmak gerek diğer türlü çok büyük ihtimalle hayat kötü bir ıstıraba dönüyordur herhalde.
Aşık olup buna karşılık bulmak da insanın elinde diye düşünüyorum ve tabi ki buna yüzde yüz eminim diyemem. Aşık olmanın karşımızdaki kişiyle güzel ve yeterince vakit geçirdikten sonra hissedilmeye başlanan bir duygu olarak tanımladığım için karşımızdakine bu birlikte geçirdiğimiz vakit süresince davranış şeklimize göre onu da etkilemenin ve ona da bu “aşk” duygusunu hissettirmenin kişinin elinde olduğunu düşünüyorum. Fakat aşkı böyle tanımlarken bunun nasıl bir his olduğunu ve aşık olunduğunda nasıl bir şey hissedildiğini tanımlamak zor olsa gerek. Aşık olmanın önemini kişinin yalnızlığının gitmesini de sağladığı için önemli olduğunu düşünüyorum. “Öylesine” biriyle bir birliktelik yaşamakla yoğun hisler hissedilen biriyle ilişkide olmanın farklı olduğunu tartışmaya gerek yok. Alacağımız kararları danışmaktan tutalım üzüntümüzü paylaşmaya kadar bütün her şeyin konuşulabildiği bir ilişki insanın hayatını güzel ve verimli bir şekilde devam ettirmesi için oldukça önemli olduğunu düşünüyorum. Tabi ki insan sahip olduğu iyi bir aile ile de bu verdiğim örnekleri yaşayabilir fakat aileden biriyle konuşmak ve hayatımıza sonrada giren -ve ilk başta kesin sevme şartı ile tanışmadığımız- biri ile konuşmanın bile ne kadar farklı olduğunu biliyorum.
Fakat aşık olmayı her zaman sevgiliye duyulan his olarak görmemek gerekiyor, en azından benim anlatmak istediğim “gereklilik olan aşık olma” fikri sadece bundan ibaret değil. Kurduğumuz arkadaşlıklara da aşık olabiliriz. Çok sevmenin haricinde duyulan bir aşık olma hissinden bahsettiğimi tekrarlamam gerek olmadığını düşünüyorum. Her arkadaşımızla paylaşamayacağımız düşüncelerimizi, hislerimizi paylaşabileceğimiz birkaç kişi ile yaşadığımız normal arkadaşlığın üstünde bir ilişkinin de insan hayatında iyi gelen bir aşık olma süreci olarak nitelendirilebilir.
Aynı zamanda bu aşık olma bir insana veya bir canlıya olmak zorunda da değil. İnsan yaptığı işe aşık olunabilir ve hayatı ona göre şekillendirebilir, işe yoğunlaşmaya başladıktan sonra da o yoğunlukta ve ayırdığı zamanda kendini daha iyi hisseder ve bazı dertlerinden uzaklaşabilir. Yalnızlığında yanında işi olur fakat buradaki sorun emekli olduktan sonra o aşk boşluğunu nasıl dolduracağı sorunsalı var ama hiçbir aşk zaten bitmemekle sözlenmediği için bu bütün aşklar için geçerli. Fakat insan her zaman aşkını yeni bir aşk ile doldurabilecek kapasitededir.
Farklı bir aşk olarak insan bir yaratıcıya, tanrıya ve/veya bir dine de aşık olabilir. Yalnızlığını onunla çözüp onun yeryüzündeki yansıması olabilir. Din ile birleşip kendini ona adadıktan sonra hayatına başka türlü bir anlam katabilir. Zaten aslında benim de anlatmaya çalıştığım bütün aşkların temelinde hayatın anlamı ve bir arayış yatmaktadır. Bu arayışını aynı zamanda bir spor ile ve bir spor takımı ile de anlamlandırmayı deneyebilir. Özellikle futbolun daha tutkulu takip edildiği ülkelerde bunun örnekleri görülebilir. Napoli’de bir çocuk Maradona’yı tanrısı olarak görüp SSC Napoli’ye açık olabilir. İstanbul’da bir adam Beşiktaş’a aşık olup kendi yalnızlığına onunla çare bulabilir.
Anlatmak istediğim aşık olmak hayatımıza bir eşlikçi bulmak, hayatına anlam katmak ve hayatı daha da yaşanılabilir hale çevirmek için bir gereklilik. Dünyaya bir kere geliyoruz
aşık olmamız lazım
10 dk.